Bazen kalabalığın içinde yok oluşumu seyrediyorum...
Ruhum bedenime tepeden bakıyor...
Havada asılı gölge gibi izliyor bedenimi...
Kaçmak, kaçmak, kaçmak...
Umarsızca, korkusuzca, kalabalıkta kaybolmak...
Dünyada kaybolmak...
Evrende kaybolmak...
Ne mutsuzluk, ne acı, ne yalnızlık,ne de "aşk", hiçbirşey doldurmuyor o boşluğu...
Hiçbirşey...
İnsanlar kendi çelişkileri ve korkularıyla içlerindeki tutkuyu köreltiyorlar...
Neden bütün aşklar yarım kalıyor??
İskelede oturmuş denizi seyrediyorum; dalgalı, koyu lacivert. vapur seslerini dinliyorum...
Kuşların uçuşmalarını...
Her uçan kuş umudumuz olsun...
İnsanların yüzlerine bakıyorum...
Bıkkınlık, bezginlik, derin mutsuzluk...
Bir sürü renk görüyorum; mavi, siyah, gri, kırmızı.. Ruhların yansımaları...
Soruyorum; "aşk ne renktir?"...
Ve bizler sonunda anahtarın cok basit olduğunu anlayacağız..
Bu anahtar yargısız ve koşulsuz "sevgidir".
Eğer birşey karmaşık gibi görünüyorsa, bu sevgi değildir!...